Eski Yunan Vazo Resimciliği
Cengiz Yavuz /

Herseyden önce Yunan vazo resimciliği bağımsız bir sanat dalı olmaktan çok bugün için bir belge niteliği taşır. Yapılış yöntemi ve renk dizgesi bakımından bugün anladığımız anlamda bir resim sanatından ayrılsa da vazo resimciliği de kendi içinde bir gelişim gösterir.

Gündelik kullanımda önemli bir yer tutan pişmiş toprak ürünlerinin süslemeciliği olarak başladığı serüvenine, insan ve hayvan figürlerini de katarak devam eder, kültürel ve toplumsal gelişmelere bağlı olarak iki boyutluluktan üç boyutluluğa doğru yönelim gösterir. Anlatım tekniklerini zorlamasıyla, mekanda derinlik arayışıyla her sanat dalında olduğu gibi kendine özgü bir anlatım dili oluşturma çabası içine girer.

Ancak her zaman olduğu gibi "yeni" olanın benimsenmesi zor olur ve yerleşmesi zaman alır. İ.ö.550 dolaylarında kendini göstermeye başlayan bu derinlik kavramı, İ.ö.5. yüzyılın ilk çeyreğinde hayli önem kazanır, İ.ö.4. yüzyıl başlarında ise tam anlamıyla çözümlenebilir.

Teknik anlamdaki bu gelişimlerin yanı sıra konuların seçimi ve betimlenmesi de zamana göre değişiklik gösterir. önceleri, ağırlıkta cenaze törenleri olan konular, yerini mitolojik öykülere, gündelik olaylara ve özellikle de Güney İtalya vazolarında olmak üzere tiyatro eserlerinin resimlenmesine bırakır. Betimlemelerde tek figürden, daha karmaşık kompozisyonlara ve öyküsel anlatımlara yönelir.

Peki bu insanlar kimlerdi? Sanatçı olarak kabul görürler miydi ya da kendilerini sanatçı olarak tanımlarlar mıydı? Elbette ki bu ressamların, kentin aydın çevrelerinden sayıldıklarını düşünmek fazlaca iyimser bir yaklaşım olacaktır. Eski Yunanca'da bugün anladığımız anlamda sanat ve sanatçı kavramı bulunmamaktadır. "Yaratmak" fiilinden yaratıcı anlamında "ozan" sözcüğü türetilmiştir ve dolayısıyla bugün anladığımıza yakın anlamda sanat ve sanatçı düşüncesi, edebiyat ve onun türlerini içermektedir. Yazınsal eserler veren sanatçıların da hemen hemen tamamı kentin aydın ve ekonomik sorunlarını çözmüş varsıl çevrelerdendir. Oysa vazo resimciliği bir sanayi koludur, ressamları da heykelciler gibi, karınlarını doyurabilmek için çalışmak, satmak için üretmek zorundaydılar. Atölyelerde toz toprak içinde sıradan işçiler gibi çalışmaktaydılar. ürünleri, insanların düşünsel ve entellektüel dünyalarına seslenmekten çok, günlük kullanımda ya da mekansal süslemecilikte kullanılırdı.

Ancak ne var ki atölyelerinde sessiz sedasız çalışan bu sanatçılar, en yeni bulguları eserlerine uygulamışlar ve resimsel anlatım dilini sorgulayarak geliştirmişler, özgün eserler vermişlerdir. Bu eserleriyle de Euthymides'in vazo üzerindeki bir yazıtında olduğu gibi gurur duyarlar. Euthymides, "şölenciler" ve "şavaşa uğurlanan genç" betimlerinin bulunduğu vazosuna kazıdığı "asla Euphronios'unkiler gibi değil" cümlesi ile çağdaşı Euphronios'un vazolarına gönderme yapar.

GEOMETRİK DÖNEM

İ.ö. 10. ve 9. yüzyıllarda kıvrımlı bezemeler, bitkiler ve deniz canlıların betimlemeleri geometrik bezemelere dönüşür. Olgun geometrik dönem de denilen 9. ve 8. yüzyıllarda insan ve hayvan figürlerinin de kullanılmaya başlanmasıyla gösterişli bir yoğunluk elde edilir. Ancak bu insan ve hayvan figürleri doğallıktan uzaktır. Figürler önden ve yandan görünümlerin birleştirilmesiyle oluşturulur. Betimleme anlayışı henüz iki boyutludur ve figürler gölge görüntüler halindedir. Yer yer çevre çizgilere de yer yerilir.

Dönemin en göze çarpan vazo şekli, gömüt anıtı olarak da kullanılan ve yüksekliği bir metreyi aşan amphoralardır. En çok sevilen konu ise ölüye ağıttır.

Üst üste sıralanmış şerit bezemeler arasında bir cenaze töreni betimi de yer alır. ölen kişi yüksek bir yerde yatar, çevresinde ise ağlayıcılar (yas tutanlar) bulunur.

Kimi vazolarda cenaze töreninin bir parçası olan araba yarışlarına da yer verilir. Cenaze konularının yanı sıra savaş gemileri ile batan gemiler de vazolarda çoğu kez yer alır.

Ulaşım olanaklarının gelişmesi diğer ülkelerle olan ilişkileri de artırır, bu durumun getirdiği kültürel alışveriş vazo üretimini de etkiler ve doğu bezemelerin kullanılmasına da yol açar. Farklı özellikler gösteren yöresel biçemler oluşur. Ancak Attika, daha öne çıktığından Korinthos ve diğer yapım yerleri ya zamanla silinir ya da yöresel atölyeler olarak varlıklarını sürdürür.

Attika vazoları "siyah figür" den önce zamandizinsel ve biçem olarak iki gruba ayrılabilir; İ.ö. 720-650 arası dönemi kapsayan İda Biçemi ile İ.ö. 650-600 arası dönemi kapsayan Daidalos Biçemi. İda biçeminde, geometrik biçemden yavaş yavaş uzaklaşan bir canlılık göze çarpar. Daidalos biçeminde ise insan ve hayvan figürlerinde doğallığa doğru bir yönelim görülür. Bu dönem Yunan ana karasında anıtsal heykellerin de ilk kez görülmeye başlandığı dönemdir.

SİYAH FİGÜR 

Dönem sonuna doğru betimlemede yeni gelişmeler oluşur ve daha sonraki dönemlerde de varlığını sürdürecek olan siyah figür tekniği kullanılmaya başlanır. Bu yöntemde gölge görüntü ve çevre çizgileri bir arada kullanılmazlar, figürler tamamen gölge görüntü ile verilir, ayrıntılar ise kazıma yoluyla yapılmış iç çizgilerle sağlanır. Betimlemede İ.ö. 6. yüzyılın ilk çeyreğinde ise mitolojik konular ve günlük yaşamı konu alan anlatıcı biçem iyice yerleşir. Daha önceki dönemlerde de bu yönteme ilişkin örnekler var olsa da başlangıç dönemine örnek olarak Herakles-Nessos ve Sfenksli amphoraları yapmış olan Nessos Ressamı gösterilebilir. Bu dönem ressamları arasında Gorgon Ressamı, Sophilos, Lydos, Amasis Ressamı gibi yetkin ressamlar yer alsa da en çok dikkat çeken iki ressamdan söz edebiliriz. İlki Kleitias'tır. çömlekçi Ergotimos ile birlikte yetkin eserler verir. En önemli olanı Floransa'da korunan Françoise vazosudur . Betimlemeler üst üste dizilmiş altı şeritte yer alır ve konuların sayısı iki yüzün üstündedir. Patroklos'un cenaze töreni, Peleus ile Thetis'in düğünü, Akhilleus'un Troilos'u öldürmesi gibi mitolojik konular yer alır.

Diğer bir ressam da aynı zamanda çömlekçi de olan Eksekias'tır. En dikkate değer eserleri arasında, iç yüzünde Dionysos'u Naksos'a giderken betimleyen bir kyliks ve Aias ile Akhilleus'u dama oynarken betimleyen bir Panatheneia Amphorası sayılabilir. Vatikan müzelerinde bulunan Aias ile Akhilleus betiminin önemi, figürlerin, hala eski yöntemler kullanılıyor olmakla birlikte, karşı karşıya oturmuş iki insanın gerçekte nasıl göründüklerinin düşlenmiş olmasıdır.

KIRMIZI FİGÜR

Kırmızı figür yönteminde figürler gölge görüntüler olarak verilmez. Zemin siyaha boyanır, figürler toprak renginde bırakılır, ayrıntılar ise yine siyah boya ile fırça hareketleriyle oluşturulur. özellikle saçların çevre çizgileri olmak üzere yer yer kazıma tekniği de kullanılır.

Bu yöntem tiran Peisistratos yönetiminin son dönemlerinde kullanılmaya başlanır. Peisistratos döneminde Atina yaşamında kimi değişiklikler görülür. Dionysos şenlikleri kente taşınır, Kent Dionysia Festivalleri düzenlenmeye başlanır. Ticaretin gelişmesiyle sanayi kolu daha fazla öne çıkar.

Kleisthenes devrimleriyle Atina'nın demokratik devlet yönetimi hayli gelişim gösterir. Antik demokrasinin en yüksek düzeyine ulaştığı bu anda, sanatsal ve düşünsel alanda da Eski Yunan, klasizminin doruğuna ulaşır. Tragedya ve komedyanın doğuşu, yazınsal ve görsel sanatlardaki gelişmeler adeta insan zekasının, insan yaratıcılığının sınırsızlığını kanıtlar gibidir.

Pers saldırılarıyla yakılıp yıkılan Atina, Perikles'le birlikte yeniden doğmuş gibidir, Atina Parthenon'u eşi görülmemiş bir görkemlilikle yeniden yapılır. Eserleri olmasa da adı çağları aşan heykel sanatçısı Fidias da bu yapımda önemli görevler üstlenir.

Yunan vazo resimciliği de bu dönemde kendi klasizmine ulaşır. Euphronios, Euthymides, Douris, Kleophrades, Brygos Ressamı ve daha niceleri yetkin eserler verirler. Phintias, Akhilleus Ressamı, Phiale, Grup R gibi ressamlar beyaz zeminli vazolar üzerinde çok yeni teknikler uygularlar. Grup R, beyaz zeminli bir lekytos üzerindeki "mezar başında bir genç" betimiyle psikolojik ifadeye yer verir, Douris, Eos-Memnon betimiyle antik çağın pietasını yaparak, Giotto, Boticelli, Tiziano, Michalengelo gibi ressamların pietalarına öncülük eder.

Euthymides, derinlik kavramıyla ilgilenir, Aias-Akhilleus betimiyle sadece gördüğünü temel almaya başlayan Eksekias'ın parçaladığı o eski kuralın altını daha da deşerek, "savaşa hazırlanan genç betimiyle bir ayağın karşıdan görünümünü, "şölenciler" betimiyle de dans eden bir insanın bedeninin, kısaltımlar aracılığıyla, doğal ifadesine ulaşmaya çalışır.

"... Sanatçılar İ.ö.500 yılından az önce, tarihte ilk kez, karşıdan görünen bir ayağın resmini çizme cesaretini gösterdiklerinde, sanat tarihinde korkunç bir dönüşüm oldu... bu, sanatçının artık resimdeki her şeyi en iyi ayırdına varılan biçimiyle vermeyi amaçlamadığını, objeyi gözlemlediği açıdaki biçimini hesaba kattığı anlamına geliyor... Yunan sanatının büyük devrimi olan, doğal biçimlerin ve perspektif kısaltımının bulgulanması, insanlık tarihinin kuşkusuz en şaşırtıcı bir döneminde gerçekleşti. Bu çağ, Yunan kentlerinde yaşayan insanların tanrılarla ilgili eski gelenek ve efsaneleri sorguladığı ve cisimlerin doğası üzerinde korkusuzca durulduğu bir çağdır. Bu çağ, bugünkü anlamda bilimin, felsefenin ve Dionysos onuruna yapılan bayramlardan tiyatronun doğduğu çağdır... "

Yine Gombrich'in de dile getirdiği gibi kalıplaşmış çizimler yerine ressamlar gözlerini kullanmışlar, tüm yüzyıllar içinde geliştirilmiş insan biçiminin örnek imgesini yıkarak sanatta bir devrim yapmışlardır. Artık olan olmuş, Yunan resim sanatı dönüşü olmayan bir yola girmiştir.

Kaynakça;

A History of Greek Vase Painting, E.P. Arias,
Türkiye’de Sanat Dergisi, 2001, Sayı;50
E.H. Gombrich, Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi

Agathon'un şöleni
Tragedya yarışmalarında ödül kazanan Agathon onuruna khoregos'u dillere destan bir şölen kurdu.
Yaşam
Agora'da sokaklar yine şenlenecek
Pyanepsion ayında Agora cıvıl cıvıl olacak. Çevre kentlerden gelen moda tasarımcıları çalışmalarını sergileyecek.
Yaşam
Bütün tanrılar şölende buluşuyor
Olympos'ta büyük şölen var
Yaşam
Herakles hiç ölmeyecek mi?
Hesperidlerin, insanlara ölümsüzlük veren altın elmalarını koparan Herakles ölümsüzlüğe kavuştu.
Yaşam
Amazonlar Kraliçesi Penthesileia öldürüldü.
Amazonlar Kraliçesi Penthesileia Akhilleus tarafından öldürüldü. Ancak alınan haberlere göre Akhilleus ise kraliçeye ölümünden sonra aşık oldu.
Yaşam